Tüketici Hukuku, gelişen veya gelişmekte olan ekonomilerde, üretici karşısına zayıf ve korunmasız durumda olan, tüketicilerin haklarını korumak ve bu alandaki yetesizlikleri gidermeyi amaçlayan, spesifik bir hukuk alanıdır. Kamu yararını ilgilendirmesi yanında özel hukuka ilişkin ortak noktalar da taşıması sebebi ile ne özel hukuk alanına ne de kamu hukuku alanına sokulabilir. Gelişmiş, sanayileşmiş ve sanayileşmekte olan toplumlarda daha organize bir şekilde şirketleşmiş olan üretici ve satıcılar, birey konumundaki tüketicilere karşı her zaman güçlü olmuştur. Tüketicilerin satın aldığı mal ve hizmetler hususunda yeterince bilgilendirilmemesi, fiyat ve kalite konusundaki dengesizlikler hususunda haklarının gözetilmemesi, aldığı maldan memnuniyetsizliğini yasal ortamda dile getirirken zayıf kalması, süreç içerisinde tüketicilerin bilinçlenip örgütlenip tüketici örgütleri ve dernekleri kurmasına, seslerini daha fazla duyurmasına yol açmıştır. Bu süreç zorunlu olarak da devletler tarafından tüketicilerin haklarının yasal düzlemde gözetilmesini, tüketici hakları için ayrı bir spesifik yasal bir alan doğmasını da zorunlu kılmıştır.
Dolayısıyla ülkemizde de sürecin getirdiği zorunluluklarla yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun da amacını şöyle tarif etmektedir; ” Kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir”
